Vücut Diliniz Kim Olduğunuzu Belirliyor!

17 Ekim 2020
https://kolektiftrend.com/wp-content/uploads/2020/10/S35-A-BEDEN-DİLİ-.png

Güç. Çoğu insanın ulaşmak için çırpındığı bu soyut kavram… Bazı insanlar için kendileri, etraflarındaki insanlar, durumlar ya da saydıklarımızın tümü üzerinde kontrole sahip olmak son derece doğal bir süreç. Bazıları için ise durum çok daha farklı seyredebiliyor. Peki, iş hayatlarında güçlü bir duruş sergilemek isteyenler ne yapmalılar? Vücut diliniz neden bu kadar önemli?

 

Sosyal psikolog Amy Cuddy aşağıdaki Ted konuşmasında iş dünyasında güçlü bir duruş sergilemek ve liderliklerini ilan etmek isteyenlere altın değerinde öğütler veriyor. Cuddy, hem başkalarının sizi algılama biçimini hem de bireylerin kendilerine yönelik algı ve hislerini değiştirebilecek nispeten kolay bir yöntemden söz ediyor: “Güç pozu”. Güç pozu, kol ve dirseklerinizi yana doğru alabildiğine açıp çenenizi yukarıda tutarak kapladığınız alanı olabildiğince genişletmek suretiyle verebileceğiniz, hayatınızın iki dakikasını harcamanız gereken bir poz. Cuddy’nin Dana Carney ile bir arada gerçekleştirdiği bu beden dili araştırması, sadece 120 saniyelik bir süre boyunca hakimiyet ve güçle yakından ilişkili olduğu kabul edilen bu poza girmenin testosteron seviyesinde yüzde 20’lik bir artış, stres hormonu kortizolde ise yüzde 25’lik bir azalma yaratmak için yeterli olduğunu gösteriyor. Başka bir deyişle, bu duruşları benimsemek, bir insanı daha güçlü hissettirebiliyor.

 

İşte sizlere yaklaşık 50 milyon kişi tarafından izlenmiş Amy Cuddy’nin ünlü konuşması:

 

İletişimde Samimiyet Sorunu

Bedenleri aracılığıyla dünyaya güç ve yetkinlik hissi verebilenleri bekleyen çok daha büyük bir problem var: Samimiyet

Cuddy izleyeceğinizi umduğumuz bu TED konuşmasında gerçek anlamda büyüleyici bir tespitte bulunuyor: Liderlerin çoğu güç ve yetkinliklerini göstermeye odaklandıklarından samimi ve güvenilir bir iletişim kurma konusunda eksik kalıyorlar. Ancak, Cuddy’nin de belirttiği gibi, samimiyet daha güçlü olmanın ya da çok daha derin bir güç kaynağı yaratmanın ilk adımı sayılabilir.

“Yetkinlik veya güç gösterisinde bulunmadan önce güven oluşturmalı ya da etkilemeye çalıştığınız insanları iyi anladığınızdan emin olmalısınız. Onları anladığınızı kendilerine de hissettirmeli hatta bir çeşit bağ kurmayı denemelisiniz. Bunu yaparak, size duyulacak güvenin zeminini hazırlamış olursunuz. Ve insanlar ancak o zaman sizi gerçekten duyabilir ya da fikirlerinizi kabullenmeye açık olabilirler. Güven, birini etkilemenin en mükemmel yoludur; fikirlerin seyahat ettiği bir araçtır. Eğer biri size güvenmiyorsa, fikirlerinizin ölü balıktan farkı olmaz. Size güvenirlerse, algılarını açar ve sunduğunuz fikirleri gerçekten dinlerler.

Anlayacağınız, insanlar size yeterince güvenmiyorsa iyi bir fikre sahip olmanızın hiçbir anlamı olmaz.

İnsanların yetkinliklerini ve gücünü göstermeyi aşırı abartıp bu uğurda samimiyetlerini riske atmaları sıklıkla karşılaştığımız bir durum. Özellikle liderlik pozisyonları için çabalayan pek çok insan var; her biri siyaset, iş, hukuk veya tıp alanlarından herhangi birinde üstünlük kurabilmeyi hayal ediyor. Yani ortamın en parlak çocuğu olabilmeyi arzulayan pek çok insan var ve maalesef ikna ediciliği yüksek, iyi bir lidere dönüşmek için yalnızca bu arzuya sahip olmanız yetmiyor. Hatta bu ciddi bir hata olurdu desek yalan olmaz. Çünkü insanlar yetkinlikten önce güvenilirliği önemser ve güvenilirlik ile samimiyet üzerine çıkarımlar yapmaya öncelik verirler. Bunun sebebi, “Bu kişi bir arkadaş mı yoksa bir düşman mı?” sorusuna cevap aramalarıdır. Bir yabancıyla muhatap olduğunuzda öncelikle niyetlerinin ne olduğunu öğrenmek istersiniz. Bu niyetleri yerine getirip getiremeyeceklerini anlamaya çalışmak ise ikinci plandadır.Yani insanlarla bağlantı kurup onları etkileyebilmeniz veya yönlendirebilmeniz için güven inşa etmeniz şarttır.

Peki Ya Kadınlar?

Hem güçlü hem de samimi görünmek söz konusu olduğunda en büyük zorluğu yaşayanlar kadınlardır. Hatta iki arada bir derede kaldıklarını söylesek abartmış olmayız. Kadınlar bir alanda güçlü görünürken başka bir alanda zayıf görünebilirler.  Tatlı, beceriksiz, kırılgan ve kadınsı nitelikteki kadın profilleri yaygın olarak görülebileceği gibi güçlü, zalim, insanlık dışı, erkeksi hatta kalpsiz olarak addedebileceğimiz niteliğe sahip kadın profilleri de azımsanamayacak kadar fazladır. İnsanların gözünde kadınlar, toplumun kendileri için önceden belirlemiş olduğu rolleri benimsemeye mahkum edilmiş için varlıklardır- ki bu roller çoğunlukla sıcakkanlı, ılımlı bir ev bekçiliğinden öteye gitmez- üstelik bu rolün hakkını verebilmek için iki kat daha fazla çalışmak zorundadırlar. Hiç de adil bir durum sayılmaz değil mi?

Lafı daha fazla gevelemeden konumuza geri dönelim. Ne diyorduk, insanlar, samimiyet ve güvenilirliği harcama pahasına güç ve yetkinliklerini ispatlamayı aşırı abartmak gibi bir hataya düşerler. Bunun güç pozuyla ilgili söylediğimiz onca şey ile çelişiyormuş gibi görüneceğinin farkındayız ama aslında durum kesinlikle böyle değil. Etkileşimden önce yaptıklarınızı etkileşim sırasında yaptığınız şeylerden ayırmak son derece önemli. İçinizdeki gücün gün geçtikçe artmasını istersiniz elbet, ama bu durum baskın olacağınız veya bir grubun lideri haline geleceğiniz anlamına gelmiyor. Mevcut duruma tüm benliğinizle katkıda bulunma gücüne sahip olduğunuzu da  hissetmek istersiniz ki bu da sizi amacınızdan saptıracak tüm korku ve engellerden arınmanız gerekeceği anlamına gelir. Bu tarz bir hissin hem güçlü hem de daha içten ve güven aşılayan bir insan olarak algılanmanızı sağlayacaktır. Ancak etkileşimleriniz esnasında sözel olmayan bir güç gösterisinde bulunmanız konuyu başka bir boyuta taşıyabilir, dolayısıyla farklı reçeteler ve sonuçlar gerektirecektir. Dememiz o ki bu fikri körü körüne savunanlardan değiliz, ancak yine de insanların gözünü korkutup güçlü bir profil çizmeniz için güç pozu vermenin yararlı olacağını düşünüyoruz. Evet, net ve güçlü bir beden dili kullanmanız şart: Kendinizi küçük gösterecek hareketlerden kaçınmalısınız, kambur durmamalısınız örneğin, hatta rahat edebileceğiniz ölçüde dik durmaya çalışmalısınız. Tabi bacaklarınızı ayırarak oturmak ya da kolunuzu yanınızdaki sandalyeye atmak gibi itici olabilecek daha da kötüsü oluşturmaya çalıştığınız güvenli imajı zedeleyecek her türlü hareketten de kaçınmalısınız.

Anlayacağınız, özellikle de siyasi liderleri izlerken samimiyet ve güvenilirliğe dair sözsüz ifadelerin peşinde olmak oldukça ilginç bir deneyim olabilir. İçten gülüşlere,pozitifliğe ve karşısındaki insanlara tüm içtenliği ile ilgi göstermeyi görev edinmiş davetkar bir vücut diline sahip olan insanları yakalamaya çalışın. Bir liderin diğer bir liderin omzuna nazikçe dokunduğu küçük bir hareket bile pek çok şeyi değiştirmez miydi?

Ya da ciddiyetiyle ünlü bir siyasetçinin şaşırtıcı derecede iyi bir sese sahip olup birlik ve beraberlik aşılayan bir şarkıyı seslendirdiğini düşünsenize! Dinledikçe bu kişiye karşı içiniz ısınmaz mıydı? Hatta bu his bulaşıcı ve kaçınılması zor bir hale dahi alabilirdi. Böylece söz konusu lider hem sözleri hem de beden dili ile iyimser bir hava sergileyebilmiş, yaptığı aktivite ile belirli bir rahatlık seviyesine ulaşmış olacağından ötürü de samimiyetini çok daha net bir biçimde iletebilmiş olurdu. Yani sert ve otoriter bir lider profili çizmesine gerek kalmaksızın güçlü görünebilirdi.İşin sırrı da bu değil mi zaten? Vücut diliniz benliğinizi işte tam da bu şekilde şekillendiriyor.

 Beden Dili Okumayla İlgili 8 İpucu

Eğer doğru şekilde yaparsanız insanların beden dilini okuyarak karşınızdakinin ne düşündüğünü anlamanız mümkün. Neticesinde hepimiz başkalarının zihinlerini okuyabilmek isterdik, öyle değil mi?

Aslında, hepimiz bilinçsizce karşımızdakinin beden dilini okuyoruz. Kaliforniya Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre, iletişimimizin sadece yüzde 7’lik bir kısmı sözlere dayanıyor. Ses tonunun %38’lik bir pay sahibi olduğu iletişimin geri kalan %55’lik kısmı ise beden diline ait. Bu %55’lik kısmı bilinçli bir şekilde incelemeyi ve yorumlamayı öğrenmek oldukça işinize yarayabilir.

Çok çalışıp hedeflerinize ulaşmak için didinirken, kendinize katacağınız her artı değer başarı yolunuzu kısaltacaktır.

TalentSmart, bir milyondan fazla kişi üzerinde deney düzenledi ve daha başarılı olanların duygusal zekâlarının yüksek olduğu sonucuna ulaştı. Bu kişiler, iletişimin sözsüz kısımlarını anlıyor ve beden dilini doğru bir şekilde okuyabiliyorlar.

Bir toplantıda, romantik bir buluşmada veya çocuklarınızla oynarken bile şu ipuçlarına dikkat etmenizi öneriyoruz:

 

  1. Karşınızdaki kişi kollarını bağlıyor ve bacak bacak üstüne atıyorsa fikirlerinizi onaylamıyor olabilir.

Birbirine bağlanmış kollar ve üst üste atılmış bacaklar karşınızdaki kişinin söylediklerinize açık olmadığı anlamına geliyor. Her ne kadar gülümsüyor ve konuşmadan keyif alıyor gibi görünseler de, vücut dilleri işin aslını ortaya çıkarıyor. 2000 iş görüşmesinde yapılan gözleme göre, iki taraftan birinin bacak bacak üstüne attığı hiçbir görüşme mutabakat ile sonuçlanmadı. Psikolojik olarak, birbirine bağlanmış kollar ve üst üste atılmış bacaklar kişinin ruhen ve fiziken karşısındaki şeye onay vermediğini gösteriyor. Bu hareketler kasti olarak yapılmadığı için son derece ele verici bir unsur.

 

  1. Gerçek gülümsemeler gözleri kırıştırır.

Söz konusu gülümseme olduğunda ağız yalan söyleyebilir ama gözler asla. Hakiki gülümsemeler gözlere kadar ulaşarak kaz ayağı kırışıklıkları oluşturur. İnsanlar genellikle gerçek duygu ve düşüncelerini saklamak için gülümserler. Dolayısıyla, bir dahaki sefere karşınızda gülümseyen biri olduğunda ilk önce gözlerinin köşesinde kaz ayakları oluşup oluşmadığına bakın. Şayet kaz ayakları ortaya çıkmadıysa, bu gülümsemede bir şeylerin gizlendiği sonucuna varabilirsiniz.

 

  1. Karşınızdaki kişinin sizinle aynı vücut hareketlerini yapması olumlu bir şey.

 Bir görüşmedeyken siz bacak bacak üstüne attığınızda karşı tarafın da aynı hareketi yaptığı oldu mu? Veya siz kafanızı belirli bir yöne eğdiğinizde onlar da aynı şeyi yaptılar mı? Cevabınız evetse, bunun olumlu bir şey olduğunu söyleyelim.

Beden dilini taklit etmek, karşıdaki kişiyle aramızda bir bağ oluştuğunda bilinçsizce başvurduğumuz bir eylem. Karşınızdaki kişi sizin hareketlerinizi taklit ediyorsa bu, konuşmanın iyi ilerlediğini ve karşı tarafın söylediklerinize kulak verdiğini gösteriyor. Bu bilgi iş görüşmelerinde oldukça yararlı olabilir, zira karşınızdaki kişinin gerçekten ne düşündüğünü bu yolla anlayabilirsiniz.

 

  1. Vücut duruşu her şeyi açıklıyor.

 

Bir kişi odaya girer girmez o kişinin yetkili olduğunu anladığınız oldu mu? Bu etki genellikle beden dilinden kaynaklanıyor. Dik duruş, avuç içleri yere bakarak yapılan el hareketleri, açık ve içten mimikler çoğunlukla bu etkiyi yaratıyor. Beyinlerimiz gücü, insanların kapladıkları alanla bağdaştırıyor. Yani, omuzlarınız arkada dik biçimde duruyorsanız bu karşı tarafta olumlu bir etki oluşturuyor. Aksine, kambur durduğunuzda daha az alan kaplıyor ve karşı tarafta güçsüz izlenimi bırakıyorsunuz. Lider olun veya olmayın, iyi bir vücut duruşu saygı görmenize ve dikkate alınmanıza sebep olacaktır.

 

  1. Yalan söyleyen gözler.

 

Muhtemelen hepimiz çocukluğumuzun bir noktasında “Benimle konuşurken gözlerime bak!” cümlesini duymuşuzdur. Ebeveynlerimiz, bir kişinin gözlerine bakarken yalan söylemenin zor olacağı inancıyla hareket ediyorlardı. Haksız da sayılmazlar. Fakat böylesine yaygın bir bilgi, kimi zaman insanların yalan söylerken kasti olarak göz teması kurmasına sebep oluyor. Burada dikkat edilmesi gereken husus, yalan söylerken göz teması kuran kişilerin bunu uzun süre boyunca yapmaları ve sizin kendinizi huzursuz hissetmenize neden olmaları. Örneğin, Amerikalılar yedi ila on saniye arası göz teması kuruyorlar. Bu oran, karşılarındaki kişiyi dinlerken daha fazla, kendileri konuşurlarken daha az. Eğer karşınızdaki kişi bakışlarıyla sizi mahcup ediyor ve özellikle de göz kırpmıyorsa size yalan söylüyor olabilir.

 

  1. Yukarı kaldırılmış kaşlar rahatsızlık belirtisidir.

 

Kaşlarımızın yukarı kalkmasına sebep olan üç temel his var: Şaşırma, endişe ve korku. Arkadaşınızla sakin bir konuşma içerisindeyken kaşlarınızı yukarı kaldırmayı deneyin, bunun ne kadar zor bir şey olduğunu göreceksiniz. Eğer karşınızdaki kişi kaşlarını yukarı kaldırıyor ve üzerine konuştuğunuz konu şaşırma, endişe ya da korku duygularına sebep olacak bir şey değilse işler pek yolunda gitmiyor demektir.

 

 

  1. Abartılı kafa sallama karşıdaki kişinin sizden onay beklediğini gösteriyor.

 

Biri bir şey anlatıyorken kafasını gereğinden fazla sallıyorsa bu, sizin kendileri hakkında ne düşündüğünüz konusunda endişe duyduklarını gösteriyor. Ayrıca, anlattıklarınızı anlayabilme yeteneklerinden şüphe ettiğinizi düşünüyor da olabilirler.

 

  1. Kenetlenmiş bir çene stres belirtisidir.

 

 

Kenetlenmiş bir çene, kasılmış bir boyun ya da çatılmış kaşlar stres belirtiyor. Karşınızdaki kişi ne diyor olursa olsun, bunlardan birini yapıyorsa bir huzursuzluğu var demektir. Konuşma, hoşlanmadıkları bir noktaya gidiyor veya akılları onlarda stres yaratan bir yere gitmiş olabilir. Burada önemli olan, karşınızdaki kişinin söyledikleriyle gergin beden dili arasındaki uyumsuzluğu gözlemleyebilmek.

 

Hepsini bir araya getirirsek…

 

Sözün özü, her ne kadar bir kişinin aklından geçenleri tamı tamına okuyamasanız da, beden dillerinden çok fazla şey öğrenebilirsiniz. Bu durum, söylenenlerle vücut hareketleri arasında uyumsuzluk varsa son derece önemli bir hal alıyor.

 

 

Koray Dağdelen